-
1 kar yağıyor
It's snowing. -
2 kar
kar [kar] s2. Schnee m\kar yağıyor es schneit\kar yağmak schneiendün \kar yağdı gestern hat es geschneit -
3 it's snowing
kar yağıyor. -
4 it's snowing
kar yağıyor. -
5 валить
devirmek,yıkmak; yığmak; akın etmek* * *I несов.; сов. - свали́ть1) сов. тж. повали́ть devirmek, (yere) yıkmakбу́ря вали́ла деревья — fırtına ağaçları deviriyordu
ве́тер (тут же) вали́л с ног — rüzgar insanı yere yuvarlatıyordu
2) разг. yığmak; yere atmakсвали́ть ве́щи в у́гол — eşyayı bir köşeye yığmak
3) перен., разг. (üstüne) atmakIIвали́ть вину́ на друго́го — suçu başkasının üstüne atmak
1) разг. akın etmek2) в соч.вали́т дым — buram buram duman çıkıyor
вали́т снег — buram buram kar yağıyor; kuşbaşı kuşbaşı / lapa lapa kar yağıyor
••наро́д вало́м вали́т на стадио́н — halk akın akın stada gidiyor
-
6 yağmak
-
7 yağmak
(yağar)1) идти́, па́дать (о дожде, снеге)dolu yağıyor — и́дёт град
fasılasız olarak yağmak — идти́ непреры́вно, заряди́ть (о дежде)
lâpa lâpa yağmak — вали́ть хло́пьями (о снеге)
2) прям., перен. сы́паться -
8 yağmak
-
9 Schnee
Schnee <-s> [ʃne:] m1) ( Niederschlag) kar;es fällt \Schnee kar yağıyor;2) (Ei\Schnee) çırpılmış yumurta akı;Eiweiß zu \Schnee schlagen yumurtanın akını çırpmak [o dövmek]3) (sl) ( Kokain) beyaz zehir -
10 schneien
-
11 падать
несов.; сов. - упа́сть, па́сть1) сов. упа́сть düşmekупа́сть на зе́млю — yere düşmek
упа́сть с кры́ши — damdan (yere) düşmek
упа́сть в кре́сло — koltuğa çökmek
он поскользну́лся и упа́л в грязь — ayağı kaydı, çamura yattı
2) тк. несов. ( об осадках) yağmakпа́дает снег — kar yağıyor
3) сов. уст. пасть düşmek, çökmekпа́ла роса́ — çiy düştü
на́ мо́ре пал тума́н — denize sis çöktü
4) сов. упа́сть dökülmekво́лосы, па́дающие на пле́чи — omuzlara dökülen saçlar
5) сов. упа́сть (о тени и т. п.) düşmek6) тк. несов. bulunmakударе́ние па́дает на после́дний слог — vurgu son hecede bulunur, vurgu son hece üzerindedir
7) сов. уст. пасть düşmek тж. перен.отве́тственность падёт на тебя́ — sorumluluğu sana düşecek, sorumlusu sen olacaksın
8) сов. упа́сть düşmekве́тер па́дает — rüzgar düşüyor
давле́ние упа́ло — basınç düştü
9) сов. пасть, упасть düşmek, zayıflamakавторите́т его́ совсе́м упа́л — büsbütün itibardan düştü
10) сов. упасть - о настроении, боевом духе bozulmak11) сов. пасть - о скоте kırılmakста́ли пасть о́вцы — koyuna kıran girdi
••звёздочка / звезда́ упа́ла — bir yıldız aktı
па́дать от уста́лости — yorgunluktan ayakta duracak hali olmamak
-
12 schneien
schneien v/unp <h>: es schneit kar yağıyor -
13 fallen
fallen <fällt, fiel, gefallen> ['falən]vi seines fällt Regen/Schnee yağmur/kar yağıyor;ins Koma \fallen komaya girmek;sie fiel in tiefen Schlaf derin uykuya daldı;jdm um den Hals \fallen birinin boynuna sarılmak;er fiel ihr ins Wort sözünü kesti2) ( sinken) düşmek;die Temperatur ist um 10 Grad ge\fallen ısı [o sıcaklık] 10 derece düştü;im Preis \fallen fiyatı düşmekdie Wahl fiel auf ihn o seçildi4) ( erfasst werden) toplamak (in/unter -de/-de);das fällt auch in diese Kategorie bunu da bu kategoride toplayabiliriz, bu da bu kategoriye girerein Schatten fällt auf die Wand duvara gölge düşüyor7) ( verlauten)eine Bemerkung \fallen lassen söz söylemek, laf etmek;sein Name ist nicht ge\fallen adı geçmedi8) ( sich ereignen)fünf Minuten später fiel das Tor zum 3:0 beş dakika sonra atılan gol ile durum 3:0 oldu;sein Geburtstag fällt auf einen Montag yaş günü pazartesiye rastlıyor [o tesadüf ediyor];es fielen drei Schüsse üç el ateş edildi -
14 neiger
-
15 yağmak
1) идти́ ( об осадках)kar yağdı — вы́пал снег
2) сы́патьсяüstümüze kurşun yağıyordu — на нас сы́пались пу́ли
-
16 tauen
1. v/i <h/sn> erimek, çözülmek2. v/unp <h>: es taut kar eriyor, don çözülüyor; çiy yağıyor -
17 dışarı
I s1) \dışarıda kar/yağmur yağıyor draußen schneit/regnet es\dışarıdan von draußen\dışarıda yemek yemek auswärts essen\dışarıdan gelmek von auswärts kommenII adv (\dışarıya) hinaus, nach draußen\dışarı atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus); ( yanmış gazı) ausstoßen\dışarı çıkmak hinausgehen\dışarı fırlamak herausspringen, hinausspringen\dışarı koşmak hinauslaufençık \dışarı! hinaus mit dir!ısıyı \dışarı iletmek die Wärme abstrahlenkapıdan \dışarı zur Tür hinauspencereden \dışarı bakmak zum Fenster hinausschauen
См. также в других словарях:
abdala kar yağıyor demişler, titremeye hazırım demiş — varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Aile Muhabbeti — Infobox Album Name = Aile Muhabbeti Type = Album Artist = Arto Tunçboyacıyan Recorded = Released = 2001 Genre = Avant garde Folk Length = Label = Svota Music Producer = Arto Tunçboyacıyan Reviews = Last album = Every Day is a New Life (2000) This … Wikipedia
abdal — is., esk., Ar. abdāl 1) Gezgin derviş Varıp yaslanayım Hacı Bektaş a / Abdalın olayım çullar içinde. Gevheri 2) Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeneltmek — i Şenelmiş duruma getirmek, meskûn kılmak Fakat bu havalar böyle giderse zor şeneltiriz biz bu sergiyi. Şu anda dışarıda lapa lapa kar yağıyor. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük